Saadet'in Internet Dünyası

Sunday, August 27, 2006

Bulutlarla Yayla Yolculuğu


Karadeniz bölgesini çok severim.Mümkün oldukça her yıl gitmeye çalışırım,tabi bu gitmelerimde sevgili eşimin Trabzon'lu olması en büyük sebep.Her gidişimde bana büyük bir mutlulukta verir,çünkü Karadeniz bölgesi yalancı bir cennet gibidir ve ben bu cenneti senede birde olsa görmek isterim.Her gidişimde yaylaları o kadar güzel anlatırlarki hep bir bahane çıkar ve gidemezdim.

Bu gidişimde gitmeye kararlıydım.Bir gün için bile gitme imkanı olunca terettütsüz kabul ettim.Ama yaylaya çıkacağımız sabahın öncesi yolların cok kötü,derin uçurumlar olduğunu,yolların sis yüzünden görmekte bile zorlanacağımız anlatılınca doğrusunu söylemek gerekirse gidip gitmeme arasında terettüt yaşadım.Hem korkmuştum,hemde gitmeyi çok istiyordum.Sonunda her şeye rağmen gitmeye karar verdim.

Sabah köyden çıktık, yağmur hafif çiseliyordu.Fındık bahçeleri arasından dağa doğru çıkmaya başladık,manzara harikaydı ve nereye baksan tablo gibiydi.Aşağıda köylerin manzarası,yukarıda bulutlar ve arasından sızan güneş ışığı.Etrafınızda dans eder gibi dolaşan bulutlar ,harikaydı doğrusu.Bir ara bulutların arasına girdik.Yolu bile zor görüyorduk.Beş dakikaka bulutların arasından gitmek bana beş saat gibi gelmişti,çünkü bir tarafımız uçurum gibiydi.Bunu bildiğim için öyle korktumki tarifi mümkün değil.

Bulutlardan çıkıp Ayora vardığımızda altımızda bulutlar pamuk yığınları gibi duruyordu,bu görüntü beni öyle heyecanlandırdıki!bulutların içine girip çocuklar gibi oynamak geldi içimden.

Ayordan sonra masmavi bir gök yüzü,bulutların altında kalmış köyler,dağlara serpiştirilmiş derme çatma yayla evleri,yaşam belirtisinin ta kendisiydi.Önce korktuğum yollardan bu güzellikler karşısında zevk almaya başlamıştım.

Cami boğazına geldiğimizde ,sevgili eşim buranın etinin çok güzel olduğunu söyledi. Taze hazırlanmış etmizi kendimiz pişirip yedikten sonra yola devam ettik.Çakır göle uğradık,gölün üst tarafında dağda ağustos ortasıydı ve hala kar vardı.Oradaki karın ,yeni kar ağana kadar kaldığını söylediler.

Yolda giderken gezmek için bile dağın zor olduğunu ama insanların burada aylarca yaşamak zoruda olduklarını içimden geçirmeden edemedim.İşleri çok zordu ve doğayla aslında mücadele ederek yaşıyorlardı.

Yollarda giderken dikkatimi çeken en önemli şey kiliselerin çokluğuydu. Gerçi coğu harap olmuştu ama kalıntıları duruyordu.Üzüldüğüm tek şey onların korunmamış olmasıydı.Turizm açısından çok önemliydi.Çünkü burada bir medeniyet yaşamıştı ve kalıntılarına gözümüz gibi bakmamız gerekiyordu.

Kulat dağına gelene kadar bulutlar sanki bizi takip etti,dağların arasından sanki deniz gibi görünen çok güzel resimler çektim , o kadar güzeldiki.Kulat dağından öteki yana sisli bulutlar geçmezmiş .Gelir orda dururmuş.Kulattan Nanağa giderken yol çok kötüydü. Yol çok dardı ve aşağı uçurumdu , karşımızdan bir araba gelmesindiye ne kadar dua ettiğimi bir bilseniz.Nanağa vardığımızda akrabaların evine uğradık.Hava serindi ama bir o kadarda güneş yakıyordu.Doğanın tüm acımasızlığı,güneşin kızgınlığı,insanların yüzlerine,bedenlerine yansımıştı.Yüzleri susuzluktan kurumuş ,çatlamış toprak gibi olmuştu.Bir an şehirde yaşayan kadınların bilmem kaç faktörlü krem kullandıkları aklıma geldi. Bir an iç geçirdim.

Yolumuza devam edip Karaca mağarasına uğradık.Yolları yeni yeni düzenleniyordu.Mağara bir doğa harikasıydı ve birsanatçının elinden çıkmış gibiydi.Böyle bir doğa harikasının turizme kazandırılması ve yeterince tanıtılması çok önemliydi.İnsanların böyle doğa güzelliklerini görmemeleri büyük bir eksiklikti.

Akşam olmuştu ve köye dönme zamanı gelmişti. Zigana geçidinden geçip Torul , Maçka üzerinden Trabzona ,oradanda köye çıktık.Yorucu ama bir o kadarda güzel,harika bir geziydi.Köye çıktığımda çok sevinçliydim.Kendimi tebrik ettim iyikide korkup gitmekten vazgeçmedim diye.

Ben gezmenin,görmenin insana çok şeyler öğrettiğine inanırım.Hayatı anlamak,şehirde yaşadığımız keşmekeşin dışında hayaların olduğunu görmek ve yaşayan insanlarında hiçte kolay yaşamadığını bilmek....Bu yöndende baktığımda bir hayat dersiydi benim için,gezmenin eğlenmenin dışında..........

0 Comments:

Post a Comment

<< Home