ANNELER GÜNÜ HIKAYESI YARISMASININ 1.'SINE AIT... Bana anlatilanlardan ve senin anlattiklarindan aklimda kalan; senin 13 yasinda bir çocuk iken 30 yaslarinda iki esi olan bir adam tarafindan zorla üçüncü es olarak alindigin, daha ilk günden baslayarak kumalarin birisi tarafindan istenmedigin, sürekli siddete maruz kalip kötü olaylar yasadigin. Birgün ikinci karisiyla gizli gizli konusan ileride benimde babam olacak bu adamin, seni sirf çocuk dogurasin diye aldigini ögrenmissin. Bunun üzerine, o zaman 2 yasinda olan agabeyimi bir odaya almis, kapiyi kilitleyip pencereden babama çocugu öldürecegini haykirmissin. Sonra babam kapiyi kirip seni durdurmus. Durdurmasa da sen çocuguna kiyamazdin zaten. Senin anlattiklarindan hatirladigim; II. Dünya savasindaki açlik ! yillarinda yamalikli olan tek elbiseni, geceleri yikayip kurutup ertesi sabah tekrar giydigin, çocuklarini çogu gece yari aç yataga soktugun. Kusursuz 12 dogum yapmissin. Kardeslerimden iki tanesi ben dogmadan ölmüs, digerinin ölümünü ben de hatirliyorum. Küçük kiz kardesim 3 yasindaydi ve bir kis gecesi hastalanmisti. Günlerce basinda nöbet tuttun. Doktor, ilaç, hiçbirsey yoktu. Kar metrelerce yagmisti ve kasaba çok uzakti. Bir sabah kardesimin cansiz bedenine bakarak agliyordun. Benim seninle ilgili o kadar çok anim var ki; ama nedense, hep seni aglarken hatirliyorum. Mezarliga giden kalabaligin arasinda seni sesli sesli aglarken gördügüm tablo hep aklimda. Yillar sonra o törenin babama yapilan son yolculuk töreni oldugunu anladim. Aski sevgiyi hiç tanimadan, sirf çocuk dogursun diye çocuk yasta seni söküp alan bu adamin ardindan niye böylesine agliyordun? Onca çocukla yapayalniz kalmistin, talihsizligine, çaresizligine, yani kaderine agliyordun. Sonra agabeylerim çalismak ve okumak üzere uzak sehirlere gitmislerdi, evlenmeyen ablalarimla en küçük oglun olan ben, köyde kalmistik. Bize süt veren tek inegimizin dogumda öldügü gün sag olarak kurtulan küçük yavruyu eline almistin, yine agliyordun. Hatirliyor musun, alti yaslarindayken çok agir hasta olmustum. Iyilesemeyip agirlastigimi görünce günler sonra yagan onca kar ve yagmakta olan kara tipiye karsin beni kasabaya götürmeye karar vermistin. Diger kardeslerim gibi ölme ihtimalim seni buna zorlamis olmali. Kuru çay coskun aktigi için saatlerce kasabaya ters istikametteki köprüye yürümüstük. En çok aç kurtlarin saldirisindan korkuyorduk. Karli dag yamaçlarindan uçurumlara yuvarlanmadan geçmistik. Beni bazen sirtinda, bazen yürüterek kasabaya götürmüstün. Yetmis belki seksen köyü olan kasabanin tek doktorununda görevini birakip gittigini ögrendiginde, basimi dizine koyup yine piril piril gözyaslarini dökmüstün. Seninle ögrendim ben sabri anam, sen! inle. Malatya'da okuyan agabeylerime götürmek için derelerden, daglardan topladigimiz odunlari, Sivas-Malatya karayolunun kenarina yigmis, iki gün iki gece bizi yükümüzle birlikte alacak vicdan sahibi bir kamyon beklemistik. Dere yatagina, degirmen önüne fasulye dikmistik, zamansiz gelen sel, bendimizi yikmisti, paramiz ve yeniden yapacak imkânimiz yoktu sadece elli santim asagidan geçen suyu tarlaya çevirememistik. Yillar geçti, su ile ugrasan yüksek mühendis oldum. Yüzlerce metreye basan pompalar seçiyorum, kuruyorum, çalistiriyorum. Ama rüyalarim da sik sik gördügüm tarlamiza seçtigim hiçbir pompa çalismiyor, çalistiramiyorum. Ter içinde uyaniyorum. Senin fasulyeler kururken akan gözyaslarin, rüyamda da onlari sulamaya yetmiyor annecigim. Uzun soguk kis gecelerinde kar çok yagdigi zaman geceleri bizi kaldirir, toprak damin üzerindeki karlari sürgülerle asagi iterdik. Geceleri kar yagmasin diye dua ederdik. Bazen gücümüzü asacak kalinliga erisen kar, he! pimizi perisan ederdi. Uzun kis gecelerinde bir tek isitilan odada elektriksiz, radyosuz, televizyonsuz sadece kurt masallariyla gündüz ve gecelerimiz geçerdi. Kilim dokumak için evin içine gerdigin ipler yüzünden kapi kapanmaz çogu gece üsürdük. Ama katlanirdik, bilirdik ki kilim satilinca alinacak üç bes kurus agabeylerimin ev kirasi olacak. Sonra Ankara'ya büyük bir sehire gittik. Nasir tutmus, kazma tutmus, sapan tutmus, balta tutmus ellerin bu seferde yapma çiçekle tanismisti. Ablam ve senin gayretinle çiçek yapip satiyorduk. Sonra yillar yillari kovaladi, yine bir sürü çilemiz vardi. Istanbul'da mastir yapiyordum; delik ayakkabilarimi sabah keserek cebime koydugum kartonlarla, üsüyen bedenimi de ablamin ördügü kazaklarla kapatmaya çalisiyordum. Bir gece agzimdan kan bosaldigini hatirliyorum. Hastanede gözümü açtigimda yine bas ucumdaydin hem dua ediyor, hem agliyordun. Bakkaldan mi komsudan mi borç alip bir bilet bulup yine bas! ucumda dikilmistin. Ve anacigim Izmir 9 Eylül Üniversitesi koridorlarinda doktorun birisinin agzindan dökülen sözcükler aglama ve hiçkirma sirasini bana devretmisti. Doktor "Annen kan kanseri" diyordu. Sana bunu söyleyemedik, ilaçlar seni soldurdu, saçlarini döktü. Tüm çocuklarin etrafinda pervane oldu. Kizlarinin inanilmaz çabasiyla iki yil azrail ile mücadele ettin. Tam huzuru, rahati bulmustun ama Tanri'nin takdiri bu aciyida yasatti sana. Sonra huzur içinde günlerini geçir diye, rüyalarinda bile sayikladigin, ilk defa bunca zaman ayri kaldigin köyüne bir ambulansla yolladim seni. Yine mücadeleyi birakmadin, yasama gayretin seni biraz canlandirdi ve köyden daha saglikli olarak döndün kislarini geçirdigin Ankara'ya. Kimbilir? Simdi Brezilya dizisindeki Marimar'i mi seyrediyorsun, yoksa Doktor'a mi gidiyorsun ? Bazen merak ediyorum kanser oldugunu biliyorsun da, biz üzülmeyelim diye mi söylemiyorsun. Yoksa dürüstlük ve dogrulugu ögr! ettigin çocuklarinin hayatlarinda bir kere de olsa sana yalan söyleyeceklerini tahmin edemiyor musun ? Her kardesimin seninle ilgili benimkine benzer onlarca anisi var. Bunca aciya nasil dayandi yüregin be Ana? Nasil oldu da sevgi yüklü, duygu yüklü yüregin taslasmadi? Halen sevecen , halen hayat dolu. Bana anneni iki sayfada anlat diyorlar. Maliye kontrolü olmus, yüzlerce sayfa rapor yazan oglun Hasan, Muhasebeci oglun Celal, Köy Enstitüsünü bitirmis ögretmen oglun Abidin, diger ögretmen oglun Ihsan anlatabilir mi? Tüm kazancini her ay bana gönderdigi için okula ve ise saatlerce yürüyerek gidip gelen Gül ablam anlatabilir mi? Okutamadim diye üzüldügün, her türlü dikis, nakis, çiçek vs.. gibi sertifikalarla duvarlarini süsleyen, okuyamadiklari için hep içleri burulan diger kizlarin, sayilari otuz - otuzbesi geçen torunlarin anlatabilir mi? Sabahlari buzunu kirip parmaklarin donarcasina, çocuklarinin bezini yikadigin dere sula! ri anlatabilir mi? Aksamlari, çatlamis parmaklarinin arasina eriterek döktügün kara sakiz anlatabilir mi? Onlarcasina dogum yaptigin, ebelik yaptigin çocuklar anlatabilir mi? Sana bir nikâh bile kiymadan, yüzüstü birakip giden babam, çocuklarina pisirdigin sütü bir tekmede deviren kuman anlatabilir mi? Sabahlara kadar harman savurmak için bekledigimiz rüzgar, kisin metrelerce yagip ak rengiyle dünyamizi karartan kar anlatabilir mi? Hiçbir zaman zavalli, çaresiz bir kadin olmadin. Agladin, gözyaslarini bizden saklamaya çalistin. Sende öyle meziyetler var ki hayran olmamak elde degil. Hepimizi öyle motive ettin, öyle isledin ki, herkes görevini yerine getirmek için canla basla çalisti. Bir antrenör gibi hepimizi zirveye tasidin. Önce kurtulusun okumakta oldugunu beynimize isledin, sonra Kasabaya, oradan Malatya'ya ve Ankara'ya kadar uzanan yolda bizleri öyle cesaretlendirdin ki hepimiz engelleri birer birer astik. Ina! nç asilayan yüregin hep yanimizda idi. Ortaokula basladigim sene, yaptigimiz nikah çiçeklerine sepet alayim diye, beni Ankara'dan Istanbul'a göndermistin. Atletime diktigin parayla sepetleri alip, savas kazanmis general edasi ile Ankara'ya dönmüstüm. O cesaret bana asilanmasa idi, simdi binlerce kilometre uzaklarda nasil is yapabilirdim. Iyi de hiç egitim almamis, babasiz büyümüs bir kadin bunca isi nasil basardi. Nasil acilari birer birer tecrübeye dönüstürdün? Bu sorunun cevabi yok. Sana çocuklarini nasil bu günlere getirdin diye sorduklarinda ' onlara egri ile dogruyu, haram ile helali ögrettim, gerisini onlar getirdi diyorsun. Gerçekten hersey bu kadar basit mi? Ben seni anlatamam. Ben yoruldum, yüregim yoruldu anacigim. Biliyorum sen ve senin gibi binlerce, milyonlarca Anayi sürekli yaninizda olan toprak anlatabilir ancak toprak. Benim duam; son birkaç huzurlu yili birlikte geçirecek zamani Tanri bize versin ve kara toprak ! hikâyesini birkaç yil sonraya biraksin. Anneler günün kutlu olsun! Ellerinden öperim, Canim Anam.
(Yazarı bilinmiyor)
|